Midas'ın altın dokunuşları
- Murat Durdu
- 3 Ağu
- 2 dakikada okunur
Midas ve Altın Dokunuşu: Açgözlülüğün Bedeli
Yunan mitolojisinde Midas, Frigya'nın zengin ve güçlü kralıdır.
Hikayeye göre, bir gün kral Midas, tanrı Dionysos'un danışmanı olan yaşlı ve bilge Silenus'u bularak ona iyi davranır. Bu iyiliğin karşılığında Dionysos, Midas'a bir dilek hakkı verir. Açgözlü ve paraya düşkün olan Midas, dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini diler.

Midas, dileği kabul edilince başlangıçta çok sevinir. Bahçesindeki gülleri, elindeki eşyaları altına çevirerek gücünün tadını çıkarır.
Ancak bu "altın dokunuş", kısa sürede bir lanete dönüşür. Midas yemek yemeye çalıştığında, yiyecekleri ve içecekleri ağzına değmeden altına dönüşür. En büyük trajediyi ise, çok sevdiği kızı kucakladığında yaşar; kızı da cansız, soğuk bir altın heykeline dönüşür.
Lanetin ağırlığı altında ezilen Midas, Dionysos'tan bu dileği geri almasını ister. Dionysos, onun bu pişmanlığını görür ve Midas'a Pactolus nehrinde yıkanmasını söyler. Midas, nehrin sularında yıkanınca lanetinden kurtulur ve dokunduğu her şey eski haline döner. Nehrin kumlarının altın pırıltıları, o günden sonra nehrin yatağında kalır.
Midas'ın hikayesi, insanlık tarihi boyunca geçerliliğini koruyan şu temaları ele alır:
* Açgözlülük ve Mal Mülk Tutkusu: Midas, sahip olduğu zenginlikle yetinmeyip daha fazlasını, sınırsız zenginliği arzular. Bu, aşırı mal mülk hırsının hayatın gerçek güzelliklerini ve değerlerini nasıl gölgelediğini gösterir. Günümüzde, sonsuz tüketim ve maddi kazanç peşinde koşan pek çok insan, Midas gibi, aslında en değerli varlıklarının sevgi, aile ve insanlık olduğunu unutabiliyor.
* Dileklerin İki Yüzlülüğü: Midas'ın dileği, ilk bakışta bir nimet gibi görünse de, aslında bir lanete dönüşür. Bu, her istediğimizin bizim için iyi olmayabileceği fikrini yansıtır. Bazen bir şeyi o kadar çok isteriz ki, bunun olası olumsuz sonuçlarını göz ardı ederiz. Midas'ın yaşadığı bu durum, günümüzdeki "Ne dilediğine dikkat et" deyimini çok güzel açıklar.
* Mutluluğun Kaynağı: Hikaye, mutluluğun parayla veya maddi zenginlikle elde edilemeyeceğini vurgular. Midas, dünyadaki en zengin insan olmasına rağmen, en sevdiği şeylere dokunamayacağı için mutsuzluğun zirvesini yaşar.
Gerçek mutluluğun sevgi, dokunma ve paylaşma gibi soyut değerlerde olduğunu hatırlatır.
Bu mit, günümüz kapitalist toplumunda sıkça gözlemlediğimiz, bireylerin maddi kazanç uğruna manevi ve insani değerlerini feda etme eğilimini eleştiren güçlü bir alegoridir.
Yorumlar