Alcatraz
- Murat Durdu
- 8 Ağu
- 3 dakikada okunur
Alcatraz hapishanesi, San Francisco Körfezi'nin ortasında yer alan ve "kaçılması imkânsız" olarak bilinen bir ada hapishanesiydi. Bu hapishaneden birçok kaçış girişimi oldu ancak bunlardan sadece biri gizemini koruyarak tarihe geçti.
Alcatraz Adası
Alcatraz Adası (Alcatraz Island), 1861-1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir adadır.
San Francisco Körfezi'nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan Alcatraz Adası, ABD'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı.
Önceleri İspanyol'ların yönetiminde olan ada, "La Isla de los Alcatraces" (Pelikanlar Adası) adını taşımaktaydı.
1848 yılında ABD yönetimine geçen ada, bir süre San Francisco'nun savunması için askeri amaçlarla kullanıldı. 1868 yılında yapılan, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu hapishane, Alcatraz adasının gelecekteki rolünü de belirleyecekti.
Ek binalarla giderek büyüyen cezaevi, 1 Ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye dönüştürüldü. Disiplinin sıkı tutulması amacıyla yeni hükümlü alınmayıp, diğer cezaevlerinden tehlikeli hükümlüler buraya nakledildi. 1934 Haziran'ında çeşitli yerlerden 196 tutuklu ve hükümlü bu kaçılması çok zor olan adaya taşındı.
Alcatraz Adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". Bunlardan bazıları; Al Capone, Doc Barker, "makineli tüfek" George Kelly, "kuş adam" ya da Alkatraz Kuşçusu olarak bilinen Robert Franklin Stroud, Bonnie ve Clyde ikilisinin şoförü Floyd Hamilton ve Alvin Karpis gibi isimlerdi.
Hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği Alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. Cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkûm olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu. Sığınma yeri, yemek, kıyafet ve sağlık yardımının dışında hiçbir şey verilmiyordu.
Çoğu mahkûm, günün 23 saatini hücresinde geçiriyordu. Ancak fırsat gelirse, dışarıya -temizlikçi olarak- bir saat kadar çıkabiliyorlardı. Ana binada kapılar ve pencereler, demir parmaklıklarla kapalıydı. Burada ve gözetleme kulesinde silahlı görevliler vardı.
Adanın etrafı ise soğuk körfez suları ve bolca köpekbalığı ile çevriliydi. Şu sıralar turistik mekan durumunda olan Alcatraz'dan 14 adet kaçma girişimi olmuştur.
Kaçışlar

Gizemli Alcatraz Kaçışı
11 Haziran 1962 gecesi, akıl almaz bir kaçış planı gerçeğe dönüştü. Kaçışı planlayan ve uygulayanlar, Frank Morris ve Anglin kardeşler olarak bilinen John ve Clarence Anglin'di. Zeki ve kaçış konusunda tecrübeli mahkûmlar olan bu üçlüye, kaçışın ilk aşamasında Allen West adında dördüncü bir mahkûm da katıldı.

Kaçışın Ayrıntıları
* Tüneller ve Duvarlar: Kaçış ekibi, aylar boyunca kaşık, metal parçaları gibi basit aletler kullanarak havalandırma mazgallarının arkasındaki duvarda tüneller kazdı. Bu tüneller, hücre bloğunun arkasında bulunan, gözetimsiz bir servis koridoruna açılıyordu.

* Manken Kafalar:
Gardiyanları aldatmak için, sabun, tuvalet kâğıdı, boya ve hatta kendi saçlarını kullanarak gerçeğe oldukça benzeyen manken kafalar yaptılar. Kaçış gecesi bu mankenleri yataklarına yerleştirerek gardiyanların sayımını atlattılar.
* Son Durak: San Francisco Körfezi:
Tünellerden geçerek hapishane çatısına ulaşan üçlü, oradan aşağıya indikten sonra yağmurluklardan yaptıkları el yapımı bir sal ile San Francisco Körfezi'nin tehlikeli ve soğuk sularına açıldı. Allen West ise son anda havalandırma mazgalını sökemediği için kaçışa katılamadı ve yakalandı.
Sonuç ve Gizem
Sabah yapılan sayımda kaçış fark edildi ve FBI geniş çaplı bir arama başlattı. Körfezde küreklere benzeyen tahta parçaları ve yağmurluklardan yapılmış can yeleği bulundu, ancak üç mahkûmun cesedine hiçbir zaman ulaşılamadı.
FBI, mahkûmların soğuk ve güçlü akıntılı sularda boğulduğunu varsayarak 1979'da dosyayı kapattı. Ancak Anglin kardeşlerin ailesi, mahkûmların hayatta olduğuna ve kaçışı başarıyla tamamladığına inanıyor.
Özellikle 2013 yılında San Francisco polisine gönderilen ve John Anglin'e ait olduğu iddia edilen bir mektup, olayın üzerindeki gizem perdesini daha da kalınlaştırdı. Mektupta, üç mahkûmun hayatta kaldığı ancak hasta olduğu yazıyordu.
Frank Morris ve Anglin kardeşlerin akıbeti, Amerikan tarihinin en büyük hapishane firar olaylarından biri olarak hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Bu kaçış hikâyesi, daha sonra Clint Eastwood'un başrolünü oynadığı "Alcatraz'dan Kaçış" (Escape from Alcatraz) filmine de ilham verdi.

Yorumlar