Fırıldak Kubi
- Murat Durdu
- 21 Ağu
- 8 dakikada okunur
Kubilay Uygun: Türk Siyasetinin "Fırıldak Kubi"si
Kubilay Uygun, Türk siyasi tarihinde 20. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili olarak görev yapmış, ancak adını en çok milletvekilliği süresince gerçekleştirdiği hızlı ve sık parti değişiklikleriyle duyurmuş bir figürdür. Bu durum, kendisine "Fırıldak Kubi" lakabını kazandırmış ve Türk siyasetinde etik tartışmaların merkezine oturmasına neden olmuştur.

Kubilay Uygun, 7 Aralık 1955'te Ankara'da doğmuş ve 23 Temmuz 2016'da İstanbul'da vefat etmiştir.
Onun Türk siyasetinde bıraktığı en belirgin iz, 1995-1999 yılları arasındaki tek milletvekilliği döneminde sergilediği eşi benzeri görülmemiş parti değiştirmeleridir. Bu eylemler, hakkında yirmiden fazla dava açılmasına ve hatta uluslararası basında, özellikle Alman Der Spiegel dergisinde yer almasına neden olmuştur.
"Fırıldak Kubi" lakabı, Uygun'un siyasi sadakatsizliğini ve sürekli parti değiştirmesini vurgulayan, Türk siyasi jargonuna yerleşmiş bir ifadedir.
Bu lakap, onun sadece bir siyasetçi olmanın ötesinde, belirli bir siyasi davranış biçiminin ve dönemin sembolü haline geldiğini göstermektedir. Bu durum, onun eylemlerinin kişisel bir sapma olmaktan çıkıp, Türk siyasetindeki daha geniş bir etik ve kurumsal zayıflığın bir göstergesi olarak algılandığını işaret eder.
Onun eylemlerinin ne kadar çarpıcı olduğunu ve kamuoyunda nasıl bir algı yarattığını doğrudan yansıtan bu lakabın yıllar sonra dahi hatırlanması ve hatta hakkında 2021 yılında "Fırıldak Kubi" adlı bir belgesel yapılması, onun sadece bir dönemlik bir figür olmadığını, Türk siyasi tarihinde kalıcı bir "vaka" olarak yer ettiğini ortaya koymaktadır. Bu, onun eylemlerinin bireysel bir tercih olmaktan öte, siyasi sistemin belirli dönemlerdeki esnekliğini veya zayıflığını da gözler önüne seren bir metafor haline geldiğini düşündürmektedir.
Siyasete Girişi
Kubilay Uygun'un siyasi kişiliğini anlamak için erken yaşamına ve siyasete nasıl adım attığına bakmak önemlidir. Aile geçmişi ve milletvekilliği öncesi deneyimleri, onun siyasi kimliğinin şekillenmesinde rol oynamıştır.
Kubilay Uygun, 7 Aralık 1955'te Ankara'da dünyaya gelmiştir. Babası Orhan Uygun (1919-1985) da siyasetle iç içe bir isimdi; Demokrat Parti'den Sinanpaşa belediye başkanlığı ve milletvekilliği yapmıştır. Orhan Uygun, 1960 askeri darbesi sonrası birkaç yıl hapis yatmıştır.
Babanın siyasi geçmişi, oğulun siyasi kariyerini genellikle etkiler. Orhan Uygun'un darbe sonrası yaşadığı mağduriyet, Kubilay'ın siyasetin kırılganlığına dair erken bir farkındalık geliştirmesine yol açmış olabilir. Bu durum, onun ilerleyen yıllardaki parti değişikliklerini sadece kişisel çıkar değil, aynı zamanda siyasi hayatta kalma stratejileri veya ideolojik esneklik arayışları bağlamında da değerlendirmeye olanak tanır. Yani, siyasi bağlılığın göreceli olduğunu, hatta bazen riskli olabileceğini gözlemlemiş olması muhtemeldir.
Kubilay Uygun lise mezunudur. Milletvekilliği öncesinde Afyonkarahisar İl Genel Meclisi Üyeliği, yerel televizyon sahipliği ve yönetim kurulu başkanlığı, serbest tüccarlık gibi çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Uygun'un siyasi kariyeri milletvekilliğinden çok önce başlamıştır. 12 Eylül Darbesi'ne giden süreçte Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) içerisinde yer almıştır. Ayrıca, ülkücü bir örgüt olan Grey Wolves'un (Ülkü Ocakları) bir üyesiydi.
1980'lerde yerel düzeyde Doğru Yol Partisi'ni (DYP) temsil etmiş, ardından 1989'da Anavatan Partisi'ne (ANAP) geçmiştir.
1994'te ise Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) Sinanpaşa belediye başkanlığına aday olmuştur.
Bir siyasetçinin kariyerinin başındaki parti tercihleri, genellikle ideolojik duruşunu yansıtır. Ancak Kubilay Uygun'un sağ (MHP, DYP, ANAP) ve sol (CHP) partiler arasında gidip gelmesi, onun ideolojik bağlardan ziyade, o anki siyasi konjonktüre veya kişisel hedeflerine göre hareket etme eğiliminde olduğunu düşündürmektedir.
Bu erken dönem esnekliği, milletvekilliği dönemindeki parti değiştirme davranışının temellerini atmış olabilir; yani, bu bir anda ortaya çıkan bir durum değil, kariyerinin başından beri gözlemlenen bir eğilimin doruk noktasıdır.

Milletvekilliği Dönemi ve Parti Değişiklikleri
Kubilay Uygun'un siyasi kariyerinin en belirleyici ve tartışmalı dönemi, 20. Dönem Afyonkarahisar Milletvekilliği yaptığı 1995-1999 yıllarıdır. Bu dönemde sergilediği eşi benzeri görülmemiş parti değişiklikleri, ona "Fırıldak Kubi" lakabını kazandırmış ve Türk siyasi tarihine geçmesine neden olmuştur.
Kubilay Uygun, 24 Aralık 1995'te yapılan genel seçimlerde Demokratik Sol Parti'den (DSP) Afyonkarahisar Milletvekili olarak seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmiştir.
İlginç bir detay olarak, Uygun'un 31.000 oy alarak sandalyesini kazanmasında, Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) ulusal %10 barajını geçememesi ve yerel adayının 39.000 oy almasına rağmen diskalifiye olması etkili olmuştur. Bir adayın seçilmesi, genellikle onun partisinin gücü ve seçmenin doğrudan tercihiyle ilişkilidir. Ancak bu detay, Uygun'un sandalyesini MHP'nin barajı geçememesi nedeniyle kazandığını göstermektedir. Bu, onun seçmenle olan bağının veya parti sadakatinin, "normal" bir seçim zaferine göre daha zayıf olabileceği anlamına gelir. Bu zayıf bağ, ilerleyen dönemdeki parti değişikliklerinin psikolojik veya siyasi zeminini hazırlamış olabilir; yani, kendini bir partiye veya seçmen iradesine borçlu hissetme derecesi daha düşük olabilir.
Seçildikten sadece altı ay sonra, iktidar koalisyonunun çökmesiyle birlikte parti değiştirmeye başlamıştır. Bu durum, çok kısa süreli parti değiştirmeleri nedeniyle geniş çaplı etik tartışmalara yol açmıştır. "Fırıldak Kubi" lakabı da bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Uygun'un parti geçişleri, özellikle 1996 yılının Temmuz ayında inanılmaz bir hız kazanmıştır; bir ayda tam üç parti değiştirdiği belirtilmiştir. Toplamda ise, yaklaşık 2 yıl içinde 6 kez parti değiştirmiş ve bir dönem içinde dört farklı partinin rozetini takmıştır.
Kubilay Uygun'un Milletvekilliği Dönemi Parti Geçişleri
| Tarih | Eylem | Parti Adı
| 24 Aralık 1995 | Milletvekili Seçildi | Demokratik Sol Parti (DSP)
| 3 Temmuz 1996 | İstifa Etti | DSP
| 4 Temmuz 1996 | Katıldı | Doğru Yol Partisi (DYP)
| 6 Temmuz 1996 | İstifa Etti | DYP
| 8 Temmuz 1996 | Yeniden Katıldı | DSP
| 30 Temmuz 1996 | İstifa Etti | DSP
| 30 Temmuz 1996 | Yeniden Katıldı | DYP
| 27 Haziran 1997 | İstifa Etti | DYP
| 27 Haziran 1997 | Katıldı | Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
| 18 Temmuz 1997 | İstifa Etti | MHP
| 28 Aralık 1997 | Katıldı | Demokrat Türkiye Partisi (DTP)
| 10 Haziran 1998 | İstifa Etti | DTP
| Dönem Sonu | Bağımsız | Bağımsız Milletvekili
MHP'den ayrılmasının nedeninin, gensoru oylamasında hükümeti desteklemesi ve parti talimatına (çekimser kalma) uymaması olması, onun parti disiplinini hiçe saydığını ve kendi siyasi ajandasına göre hareket ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bir milletvekilinin partisinin aleyhine oy kullanması, ciddi bir disiplin ihlalidir. MHP'nin Uygun'u bu nedenle disipline sevk etmesi, onun eylemlerinin sadece "parti değiştirme" değil, aynı zamanda "parti çizgisine karşı gelme" olduğunu göstermektedir.
Bu tür eylemler genellikle siyasi pazarlıkların veya kişisel menfaatlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu durum, "Fırıldak Kubi" fenomeninin altında yatan nedenlerin sadece "ideolojik arayış" olmadığını, aynı zamanda "siyasi çıkar" veya "güç dengelerindeki rol alma" gibi daha pragmatik motivasyonları da içerebileceğini düşündürmektedir.
Kubilay Uygun'un bu sıra dışı parti değişiklikleri, Türkiye sınırlarını aşarak uluslararası basında da yankı bulmuştur. Özellikle Alman Der Spiegel dergisi bu durumu haber yapmıştır. Uluslararası basının bir ülkenin iç siyasetindeki bir figürü bu denli detaylı ele alması, o figürün eylemlerinin sıradan olmadığını ve daha geniş bir siyasi anlama sahip olduğunu göstermektedir. Der Spiegel'in haberi, Kubilay Uygun'un eylemlerinin Türkiye'nin demokratik işleyişi ve siyasi kültürüne dair uluslararası gözlemciler için bir "örnek vaka" haline geldiğini düşündürmektedir. Bu, vekil transferlerinin sadece iç siyasetteki bir "folklor" olmadığını, aynı zamanda ülkenin uluslararası itibarı üzerinde de etkileri olabileceğini ortaya koymaktadır.
Hukuki Süreçler ve Hakkındaki Davalar
Kubilay Uygun'un milletvekilliği dönemindeki sık parti değişiklikleri, sadece etik tartışmalara değil, aynı zamanda hukuki süreçlere de yol açmıştır. Bu durum, Türk siyasetinde parti değiştiren milletvekillerinin karşılaştığı yasal boşlukları ve yaptırım eksikliklerini de gözler önüne sermiştir.
Kubilay Uygun hakkında, parti değişiklikleri nedeniyle yaklaşık 20'ye yakın dava açılmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, çok parti değiştirdiği gerekçesiyle Uygun hakkında soruşturma başlatmıştır. Ayrıca, 1998'de DTP'den istifa ettikten sonra Parlamento, "Meclisi alaya alma" suçlamasıyla hakkında bir soruşturma başlatmıştır. Çok sayıda dava açılması, eylemlerin ciddiyetini göstermektedir. Ancak bu davaların somut sonuçlarına dair bilgilerin sınırlı olması, o dönemdeki yasal çerçevenin bu tür "vekil transferleri" karşısında ne kadar etkili veya yetersiz olduğunu sorgulatır. Bu durum, Türk hukuk sisteminin o dönemde milletvekillerinin parti değişikliklerine karşı yeterli bir caydırıcılık mekanizmasına sahip olmadığını, dolayısıyla "etik" olarak kabul edilmeyen bir eylemin "yasal" olarak cezalandırılamadığı bir boşluğun varlığını ima etmektedir.
Parlamento'nun Uygun hakkında "Meclisi alaya alma" suçlamasıyla soruşturma başlatması , onun eylemlerinin sadece parti disiplinini değil, doğrudan yasama organının itibarını ve ciddiyetini hedef aldığı algısını yaratmıştır. Bir milletvekilinin sık sık parti değiştirmesi, seçmen iradesine ve parti programına sadakatsizlik olarak görülebilir. Ancak "Meclisi alaya alma" suçlaması, bu eylemlerin daha derin bir kurumsal krize yol açtığını göstermektedir. Bu, Uygun'un davranışlarının sadece kişisel bir tercih olmaktan çıkıp, parlamenter sistemin işleyişine ve saygınlığına doğrudan bir meydan okuma olarak algılandığını düşündürmektedir. Bu suçlama, siyasi etiğin ötesinde, demokratik kurumların korunması gerektiğine dair bir endişeyi yansıtmaktadır.
Son Yılları ve Vefatı
Kubilay Uygun'un siyasi kariyeri kadar, hayatının sonu da kamuoyunda yankı uyandıran trajik bir olayla sona ermiştir. Onun vefatı, "Fırıldak Kubi" imajının ardındaki kişisel gerçekliklere dair ipuçları sunmaktadır.
Kubilay Uygun, 23 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul'da bir otelde intihar etmiştir. Cenazesi ertesi gün Afyonkarahisar Gedik Ahmet Paşa Camii'nde kılınan namazın ardından toprağa verilmiştir. Defin yeri Afyonkarahisar'dır.
Uygun'un intihar etmeden önce bıraktığı notta "İntihar ettiğim silahı satın otelin parasını ödeyin" yazdığı öğrenilmiştir. Bu not, maddi sıkıntılar yaşadığına dair iddiaları güçlendirmektedir. "Fırıldak Kubi" gibi renkli ve tartışmalı bir siyasi figürün hayatını intiharla sonlandırması ve ardında maddi sıkıntıları işaret eden bir not bırakması, onun kamuoyundaki imajı ile kişisel gerçekliği arasında derin bir çatışma olduğunu düşündürmektedir. Siyasi arenadaki "fırıldak" imajı, genellikle fırsatçılık ve pragmatizm ile ilişkilendirilir. Ancak intihar ve maddi sıkıntıları gösteren not, bu dışsal imajın ardında çok daha karmaşık ve trajik bir kişisel hikaye olduğunu düşündürmektedir. Bu durum, siyasetin sadece bir "oyun" olmadığını, aynı zamanda bireyler üzerinde ağır psikolojik ve finansal yükler yaratabileceğini, hatta bir figürün kamuoyundaki "eğlenceli" veya "skandal" imajının, gerçek hayattaki derin sorunları gizleyebileceğini göstermektedir.
Bir milletvekilinin, siyasi kariyeri sona erdikten sonra bu denli maddi sıkıntılar yaşaması ve intihara sürüklenmesi, Türkiye'de siyasetçilerin kariyer sonrası dönemlerine dair sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarının yetersizliğini de işaret edebilir. Bir milletvekilinin intiharı ve maddi sıkıntıları, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda siyaset sisteminin eski mensuplarına karşı sorumluluğu veya bu kişilerin siyaset sonrası hayata adaptasyon zorlukları hakkında da sorular doğurmaktadır. Bu durum, siyasetçilerin kamu görevinden ayrıldıktan sonra karşılaştıkları zorluklara, toplumsal veya kurumsal destek eksikliğine işaret edebilir. Bu, "bir zamanlar güçlü olan" figürlerin bile siyasetin dışında ne kadar savunmasız olabileceğini göstermektedir.
Türk Siyasetindeki Mirası ve "Vekil Transferleri" Fenomeni
Kubilay Uygun'un hikayesi, sadece kişisel bir biyografi olmanın ötesinde, Türk siyasi tarihinde "vekil transferleri" olarak bilinen vekillerin parti değiştirmesi fenomeninin en çarpıcı örneklerinden biri olarak yerini almıştır. Onun mirası, bu tartışmalı uygulamanın sembolü haline gelmiştir.
Kubilay Uygun, "Fırıldak Kubi" olarak Türk siyasi tarihine geçmiş ve bu lakapla anılmaya devam etmiştir.
2021 yılında hakkında "Fırıldak Kubi" adlı bir belgesel film çekilmesi , onun siyasi etkisinin ve tartışmalarının günümüzde de devam ettiğini göstermektedir. Belgesel, onun "baş döndürücü bir hızla defalarca partiden partiye geçiş" yapan "renkli ve hızlı siması"nı konu almıştır. Bir belgeselin konusu olmak, kişinin sadece kendi hayat hikayesini değil, temsil ettiği daha büyük bir olguyu da yansıttığını göstermektedir. "Fırıldak Kubi" belgeseli, Kubilay Uygun'u bir "fenomen" olarak ele alarak, onun eylemlerinin kişisel bir sapma değil, Türk siyasetinin belirli bir dönemdeki yapısal sorunlarının bir tezahürü olduğunu ima etmektedir. Bu, onun mirasının sadece "skandal" değil, aynı zamanda siyasi bilimler açısından incelenmesi gereken bir "vaka çalışması" niteliği taşıdığını göstermektedir.
Kubilay Uygun'un eylemleri, Türk siyasetinde "vekil transferleri" olgusunun bir parçasıdır. Eski Türkiye'de "vekil transferlerinin borsası bile vardı" ve "milyon dolara parti değiştiren isimler olmuştu" gibi iddialar, bu fenomenin derinliğini ve potansiyel yolsuzluk boyutunu göstermektedir. 1977'deki "Güneş Hotel olayı" gibi skandallar da bu transferlerin geçmişteki örneklerindendir. "Borsa" ve "milyon dolar" ifadeleri, vekil transferlerinin sadece ideolojik veya kişisel bir tercih olmadığını, aynı zamanda ciddi maddi çıkarların ve belki de yasa dışı pazarlıkların söz konusu olabileceğini düşündürmektedir. Bu, siyasi ahlakın belirli dönemlerde ne kadar düşük bir seviyeye inebileceğini göstermektedir.
Parti değiştirme meselesi, Türk siyasetinin "alamet-i farikası" olarak tanımlanmıştır. Seçmenin belirli bir partiden aday olduğu için bir vekili seçmesi, ancak vekilin daha sonra bu iradeyi yok sayarak parti değiştirmesi, demokrasi açısından ciddi etik sorunlar yaratmaktadır. Demokraside temsil, seçmenin oy verdiği partinin ve adayın vaatlerine dayanır. Bir milletvekilinin seçildikten sonra parti değiştirmesi, seçmenin iradesinin manipüle edilmesi veya hiçe sayılması anlamına gelir. Bu durum, seçmenlerin siyasetçilerin vaatlerine ve parti programlarına olan inancını zayıflatır. Uzun vadede, bu tür eylemler siyasi sisteme olan güveni azaltır ve demokratik katılımın düşmesine yol açabilir, çünkü seçmen "oyumun bir anlamı yok" hissine kapılabilir.
Geçmişte "Partisinden istifa eden vekil, vekillikten de istifa etsin" gibi öneriler gündeme gelmiş, ancak unutulmuştur. Bu durum, "eski düzenin daha iyi olduğu" düşüncesiyle parti değiştirme sisteminin devam ettiğini göstermektedir. Ayrıca, bu tür eylemleri engelleyecek yasal düzenlemelerin hayata geçirilememesi, sistemin bu tür suiistimallere karşı kendisini koruyamadığını ve bir yasal boşluğun devam ettiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, siyasi reformların neden bu kadar zor olduğunu da açıklamaktadır.
Kubilay Uygun'un hayatı ve siyasi kariyeri, Türk siyasetinin karmaşık ve zaman zaman tartışmalı bir dönemine ışık tutmaktadır. "Fırıldak Kubi" lakabıyla anılan Uygun, sadece kişisel bir figür olarak değil, aynı zamanda vekil transferleri fenomeninin ve siyasi etik tartışmalarının somut bir örneği olarak Türk siyasi tarihinde yerini almıştır.
Onun hikayesi, bir yandan siyasetin bireyler üzerindeki etkilerini (maddi sıkıntılar ve intihar), diğer yandan da siyasi kurumların ve yasaların bu tür davranışlar karşısındaki yetersizliğini gözler önüne sermektedir. Kubilay Uygun, siyasi sadakatin göreceli olduğu, parti disiplininin zayıfladığı ve seçmen iradesinin zaman zaman göz ardı edildiği bir dönemin sembolü olarak hatırlanacaktır. Hakkında çekilen belgesel, onun mirasının hala güncel olduğunu ve Türk siyasi tarihinin önemli bir dersi olarak incelenmeye devam edeceğini göstermektedir.

Yorumlar