Nergis, asil mi? kibir abidesi mi?
- Murat Durdu
- 5 May
- 1 dakikada okunur
Uzak zamanlarda, ormanlarla çevrili ıssız bir vadide, tanrıların bile gözünü alamadığı bir genç yaşardı: Narcissus.

Nehrin suyu gibi berrak bakışları, rüzgar gibi savrulan saçları vardı. O kadar güzeldi ki, gören herkesin kalbine bir yıldırım gibi aşk düşerdi.
Ama Narcissus'un kalbi, kendinden başkasına kapanmış bir kapıydı. Ne nimpa (nympha) Eko (Echo)’nun aşk dolu fısıltıları ne de diğer yüreklerin sessiz yakarışları o kapıyı aralayamadı.
Bir gün, yine yalnızlığına sığınırken, sessiz bir ormanın kalbinde, dingin ve duru, aynaya benzeyen bir göletin kıyısına geldi. Suyun üstünde bir yüz gördü: pürüzsüz, büyüleyici, sonsuz bir güzellik. Ve Narcissus, bu gördüğü yüze yani fark etmeden kendine âşık oldu.
Eğildi, ellerini uzattı. Ama yansıma sadece titredi, kayboldu. Ne zaman dokunmak istese, yüz silindi. Ne zaman uzaklaşsa, hasret sardı içini.
Zaman geçti. Günler, aylar...Yemedi, içmedi. Uyumadı. Sadece kendine bakarak tüketti ömrünü.
Ve bir sabah, sessizce soldu Narcissus. Göletin kenarında, Güzel başı suya eğilmiş bir çiçek belirdi. İncecik boynunu eğmiş, sonsuza dek kendi yansımasına bakar gibi...Adı: Nergis.
Kibir abidesi! Bu isimde olanlarda bu özellik olma ihtimali var mıdır?