Orpheus ve Eurydice
- Murat Durdu
- 28 Ağu
- 2 dakikada okunur
Trajik bir aşk öyküsü
Antik Yunan'ın derinliklerinde, dağların yeşiliyle denizin mavisinin birleştiği topraklarda geçen, aşk, hüzün ve imkânsız bir arayışın hikâyesini anlatayım size. Bu hikâye, Orpheus ile Eurydice'in trajik aşk destanı.
Orpheus, Apollon'un oğlu olduğuna inanılan, lir çalmada eşsiz bir yeteneğe sahip bir ozandı. Müziği öyle büyüleyiciydi ki, sadece insanları değil, vahşi hayvanları, hatta taşları ve ağaçları bile harekete geçirebilirdi. Nehirler durur, rüzgârlar sakinleşirdi onun melodileriyle. Orpheus'un kalbi, peri güzeli Eurydice'ye tutulmuştu ve ikisi de birbirine delicesine âşıktı. Evlenip mutlu bir hayat sürmeye başlamışlardı.
Ancak, kader ağlarını örmüştü. Bir gün Eurydice, düğünlerinden kısa bir süre sonra bir çayırda gezinirken zehirli bir yılan tarafından ısırıldı ve hayatını kaybetti. Orpheus'un dünyası başına yıkıldı. Hüzünlü şarkıları, dağlarda yankılanıyor, tüm doğa onunla birlikte yas tutuyordu. Bu dayanılmaz acıya daha fazla katlanamayan Orpheus, eşsiz müziğine güvenerek, yeryüzündeki hiçbir ölümlünün cesaret edemediği bir yolculuğa çıkmaya karar verdi: Ölüler Diyarı'na, Hades'in karanlık krallığına.
Ölüler Diyarı'nın girişinde, üç başlı korkunç köpek Kerberos, Orpheus'un yolunu kesti. Fakat Orpheus, lirini çalmaya başladığında, Kerberos'un öfkesi yatıştı ve köpek uysallaşarak ona geçit verdi. Orpheus, Styks Nehri'nin kayıkçısı Kharon'un da sert kalbini yumuşattı ve ölülerin ruhlarıyla birlikte karşı kıyıya geçti. Sonunda, Ölüler Diyarı'nın hükümdarı Hades ile kraliçe Persephone'nin karşısına çıktı.
Orpheus, lirini çalmaya başladı. Lirinden yayılan o hüzünlü ve içten melodi, Hades'in bile kalbini sızlattı. Yargıç Minos'un kalbi yumuşadı, Efsanevi Tantalus, açlığından ve susuzluğundan bir anlığına kurtulup müziği dinledi. Persephone'nin gözleri yaşardı. Orpheus, müziğiyle Hades'e yalvardı ve Eurydice'yi geri vermesini istedi.
Hades, ilk kez bir ölümlünün bu denli güçlü bir aşkla geldiğini görmüştü. Orpheus'un bu isteği karşısında etkilenen Hades, Eurydice'yi serbest bırakmayı kabul etti. Ama bir şartı vardı: Yeryüzüne çıkana kadar Orpheus, Eurydice'nin arkasından geldiğinden emin olmak için dahi olsa, dönüp ona bakmayacaktı. Eğer döner bakarsa, Eurydice sonsuza dek Ölüler Diyarı'nda kalacaktı.
Şüphe ve Özlem
Orpheus, bu şartı kabul etti ve sevinçle yola koyuldu. Uzun, zorlu ve karanlık bir yokuşu tırmanmaya başladılar. Orpheus, ardındaki sessizlikten Eurydice'nin gelip gelmediğinden emin olamıyordu. Şüphe ve özlem, adım adım kalbini kemiriyordu. Yeryüzünün ışığı görünmeye başladığında, sabrı kalmamıştı. Son bir adım kala, içindeki bu dayanılmaz özlem duygusuna yenik düştü ve arkasına dönüp baktı.
O anda, Eurydice'nin gölgesi belirdi. Orpheus, sadece bir an için onun yüzünü görebilmişti. Eurydice, hüzünlü bir "Hoşça kal" fısıltısıyla Orpheus'tan sonsuza dek uzaklaştı ve tekrar karanlığa, Ölüler Diyarı'na geri döndü.
Orpheus, Eurydice'yi ikinci kez ve bu sefer sonsuza dek kaybetmişti. Bir daha asla liri eski neşeli ezgilerini çalmadı. Yaşamının geri kalanını, kayıp aşkının yasını tutarak, hüzünlü şarkılarla geçirdi. Bu hikâye, Yunan mitolojisinin en dokunaklı ve trajik aşk hikâyelerinden biri olarak günümüze kadar ulaştı.



Yorumlar