Stalin'in Tavuğu
- Murat Durdu
- 24 Eyl
- 2 dakikada okunur
Stalin'in tavuğu hikayesi, Sovyet lideri Josef Stalin'in halkı yönetme felsefesini simgeleyen, muhtemelen uydurma bir alegorik anlatıdır. Hikaye, Stalin'in otoriter yönetim tarzını ve korku ile bağımlılık yaratarak itaat sağlama yöntemini vurgular. Genellikle şöyle aktarılır:

Stalin, bir gün çalışma odasında yakın adamlarıyla sohbet ederken, votka içmekten iyice dumanlı kafalarla "Halkı nasıl yönetmeli, itaat ettirmeli?" diye sorar. Adamları çeşitli cevaplar verir: Adaletten, eşitlikten, disiplinden, sürgünlerden bahsederler. Hiçbiri Stalin'i tatmin etmez. Bunun üzerine muhafızına "Bana bir tavuk getir!" diye emreder.
Canlı bir tavuğu eline alan Stalin, adamlarının şaşkın bakışları altında tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya başlar. Tavuk acı içinde çırpınır, feryat eder. Tüm tüyleri yolunup cascavlak ve kanlar içinde kalan tavuğu odanın ortasına salar. "Şimdi dikkatle izleyin, bakalım nereye gidecek?" der.
Zavallı tavuk, kurtulmak için kapıya koşar ama dışarıdaki soğuktan titrer. Masaların altına sığınır, köşeler canını yakar. Duvar diplerine kaçar, kanatları yara bere olur. Şömineye yaklaşır ama tüysüz derisi sıcaktan kavrulur. Çaresiz kalır ve en sonunda, tüylerini yolan Stalin'in bacaklarının arasına sığınır – orada hem sıcaklık hem de koruma hisseder.
Stalin, gülümseyerek cebinden bir avuç yem (darı veya mısır) çıkarır ve tavuğun önüne tane tane serper. Tavuk yemlenirken alışır ve Stalin nereye giderse peşinden koşmaya başlar, bacaklarının arasına yapışır.
Şaşkın adamlarına dönen Stalin şöyle der: "Gördünüz mü? Halk da bu tavuk gibidir. Önce tüylerini yolun (her şeyini elinden al, acı çektir), sonra serbest bırak. Korkudan ve çaresizlikten sana sığınacak, bir avuç yemle (kısa vadeli çıkarlarla) peşinden koşacak. Böylece yönetirsin."
Hikayenin Kökeni ve Gerçeği
Bu hikaye, Stalin'in zalimliğinin bir metaforu olarak dolaşır ve Türkiye'de popüler bir fıkra veya ders niteliğinde anlatılır. Ancak tarihi bir gerçeklikten ziyade, Antik Yunan filozofu Diogenes'in Platon'a tavuk yolma hikayesine (tüyleri olmayan bir tavuk göstererek "İşte Platon'un tanımladığı insan!" demesi) benzer bir alegorinin Stalin'e uyarlanmış hali olduğu düşünülüyor. Kirgiz yazar Cengiz Aytmatov'un "Gün Olur Asra Bedel" romanındaki "mankurt" temasıyla (hafızasını kaybedip efendisine köleleşen adam) bağlantı kurulsa da, bu iddiayı doğrulayan kanıt yok. Hikaye, güç ve itaat dinamiklerini ele alan evrensel bir motifin varyasyonu.
Bu anlatı, otoriter rejimlerin korku ve bağımlılıkla halkı kontrol etme yöntemini ironik bir şekilde yansıtır.
Yorumlar