Cazgırlar
- Murat Durdu
- 23 Kas
- 1 dakikada okunur
Cazgır (Osmanlı Türkçesi: جازكير / câzgîr),
Osmanlı’da özellikle güreş, cirit, atlı oyunlar ve köçek/çengi gösterilerinde seyircileri coşturan, yarışmacıları veya sanatçıları öven, rakibi yeren, mani ve tekerleme havasında yüksek sesle konuşan anlatıcıydı.
Görevleri ve özellikleri
Güreş meydanında: Pehlivanları sırayla meydana çağırır, her birini abartılı övgülerle tanıtırdı:
“Er meydanının aslanı, yiğitlerin yiğidi, kıranların kıranı, İstanbul’un fethinden beri namı yürüyen Koca Yusuf Pehlivan hazeretleri teşrif buyurdular!”
Rakibi ise alaylı bir şekilde yererdi:
“Şu karşıda duran, adı var kendi yok, cüce gibi bir şey, hadi bakalım erbabına meydan okuyor!”
Köçek ve çengi oyunlarında: köçeği veya çengiyi över, seyirciden bahşiş toplar, dansı daha da ateşli hâle getirmek için mani söylerdi:
“Oy naber naber, güzelim köçek naber!
Bir döndün mü yer gök naber!”
Cirit ve atlı oyunlarda: atlıları över, attıkları golleri (ciritleri) yüksek sesle duyururdu.
Kullandığı dil ve üslup
Çok hızlı, kafiyeli, tekerlemeli konuşurdu.
Genellikle hece vezniyle mani söylerdi.
Sesini iyice açar, bazen zurna veya davul eşliğinde bağırırdı.
Hem korkutucu hem de çok komik olabilirdi; seyirciyi kahkahaya boğar veya coştururdu.
En meşhur cazgırlar
Koca Yusuf’un cazgırı Kel İsmail Efendi (19. yy sonu)
Adalı Halil’in cazgırı Çolak Mümin
Kırkpınar’da 20. yüzyıl başındaki efsane cazgır Şükrü Kıran (hâlâ “cazgır duası” onun üslubundadır)
Günümüzde
Bugün hâlâ Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde cazgırlık geleneği yaşıyor. Cazgır, davul-zurna eşliğinde pehlivanları meydana çağırır ve şu meşhur duayı okur:
“Güreş agaları, yiğitler, erler!
Destur ile meydan aldı bu erler!
Güreş bildiğimiz, töresi belli,
Alan razı, veren razı, ölür ise kaza ve kader!
Haydi er meydanına, haydi aslanlar!”
Kısaca: Cazgır, Osmanlı-Türk eğlence ve spor kültürünün en renkli, en gür sesli, en şakacı figürüydü. Bugünkü spiker + rapçi + stand-up’çının karışımı gibi düşünebilirsiniz.




Yorumlar