İbadiyye mezhebi
- Murat Durdu
- 12 Eki
- 2 dakikada okunur
İbâdîyye, İslam tarihindeki en eski mezheplerden biri olup Haricî hareketin bir koludur. Daha ılımlı bir çizgide yer alan bu mezhep, inanç esasları, tarihsel gelişimi ve toplumsal etkisiyle dikkat çeker.
İbâdîyye Mezhebinin Tarihi
İbâdîyye, İslam tarihindeki ilk büyük bölünmelerden biri olan Haricî hareketin bir alt kolu olarak 7. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmıştır. Haricîler, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki hakem olayını (657, Sıffîn Savaşı) reddederek, "Hüküm ancak Allah’a aittir" sloganıyla hem Emevîlere hem de Hz. Ali’ye karşı çıkmışlardır.
İbâdîyye, Haricîlerin radikal tutumlarını yumuşatan bir lider olan Abdullah bin İbâd et-Temîmî’nin öğretileriyle şekillenmiştir. Abdullah bin İbâd, 680’lerde Basra’da bu hareketi kurarak diğer Haricî gruplardan ayrılmıştır. İbâdîler, özellikle Emevî yönetimine karşı muhalefetleriyle tanınmışlardır.
Yayılma ve Gelişim
İbâdîyye, başlangıçta Irak’ın Basra bölgesinde etkili olmuş, daha sonra Umman, Yemen, Kuzey Afrika (özellikle Mağrip bölgesi) ve Hicaz’a yayılmıştır. Sekizinci
yüzyılda, İbâdîler Kuzey Afrika’da Berberî kabileleri arasında taraftar bulmuş ve burada güçlü bir siyasi ve dini varlık oluşturmuşlardır. Özellikle Rustemîler (776-909) döneminde, bugünkü Cezayir ve Tunus bölgelerinde bağımsız bir İbâdî devleti kurulmuştur.
Umman’da ise İbâdîyye, 8. yüzyıldan itibaren baskın mezhep haline gelmiş ve günümüzde Umman Sultanlığı’nın resmi mezhebidir.
Modern Dönem
Günümüzde İbâdîyye, Umman’da çoğunluk mezhebi olup, ülke nüfusunun yaklaşık %75’i İbâdî’dir. Ayrıca Libya (Cebel Nefusa bölgesi), Tunus (Cerbe Adası), Cezayir (M’zab bölgesi) ve Zanzibar gibi bölgelerde küçük ama organize topluluklar halinde varlığını sürdürmektedir.
İbâdîler, tarih boyunca diğer Müslüman gruplarla çatışmaktan ziyade daha uzlaşmacı bir tutum sergilemişlerdir. Bu, onların azınlık olarak varlıklarını sürdürebilmelerinde önemli bir faktör olmuştur.
İbâdîyye’nin İnanç Esasları
İbâdîyye, İslam’ın temel inançlarını kabul etmekle birlikte, bazı konularda kendine özgü yorumlar geliştirmiştir. Aşağıda temel inanç esasları maddeler halinde açıklanmıştır.
Tevhid ve Allah’ın Sıfatları
İbâdîler, Allah’ın birliği (tevhid) konusunda katı bir duruş sergilerler. Allah’ın sıfatlarını, Kur’an’da geçtiği şekilde literal olarak kabul ederler, ancak antropomorfik (insanbiçimci) yorumlardan kaçınırlar. Örneğin, Allah’ın “el” veya “yüz” gibi sıfatlarını mecazi olarak değerlendirirler.
Ehl-i Sünnet’teki bazı kelâm tartışmalarını (örneğin, Allah’ın sıfatlarının zatından ayrı olup olmadığı) gereksiz görür ve bu tür tartışmalardan uzak dururlar.
İman ve Küfür
İbâdîler, imanı “inanç, söz ve amel” olarak tanımlarlar. Yani, bir kişinin Müslüman sayılabilmesi için sadece kalben inanması değil, bunu söz ve davranışlarıyla da göstermesi gerekir.
Büyük günah işleyen bir Müslüman’ı “kâfir” olarak nitelendirmezler, ancak “nankör” (kâfir-i nimet) olarak görürler. Bu, Haricîlerin radikal kanadı olan Azrâkîler’in büyük günah işleyenleri kâfir sayma anlayışından farklıdır.
İbâdîler, Müslümanlar arasında ayrım yapmadan herkese eşit davranmayı savunurlar ve günahkâr Müslümanlarla sosyal ilişkileri sürdürebilirler.
İmamet ve Yönetim
İbâdîyye, imamet (liderlik) konusunda özgün bir yaklaşıma sahiptir. Onlara göre, imam (halife) liyakat esasına göre seçilmelidir ve Kureyş kabilesine mensup olma şartı aranmaz. Bu, Ehl-i Sünnet’in Kureyş merkezli imamet anlayışından farklıdır.


Yorumlar