top of page

Kliring

  • Yazarın fotoğrafı: Murat Durdu
    Murat Durdu
  • 15 Eki
  • 2 dakikada okunur

Kliring Sistemi Nedir?


Kliring sistemi (clearing system), uluslar arası ticarette kullanılan bir karşılıklı takas ve ödeme mekanizmasıdır. Temel amacı, döviz sıkıntısı çeken ülkelerin dış ticaret açığını kapatmak için doğrudan mal takası (barter) veya karşılıklı ödemelerle ticaret yapmasını sağlamaktır.


Nasıl çalışır?


İki ülke arasında imzalanan bir anlaşma ile, bir ülkenin ihraç ettiği malların değeri, diğer ülkenin ihraç ettiği malların değeriyle karşılıklı mahsup edilir (kliring yapılır). Kalan fark, sınırlı döviz veya krediyle ödenir. Bu sayede, geleneksel döviz kullanımı minimuma iner.


Avantajları


Döviz rezervlerini korur, ihracatı teşvik eder, ekonomik bağımsızlık sağlar.


Dezavantajları

Fiyat kontrolleri ve bürokratik süreçler nedeniyle verimsiz olabilir.


Tarihsel bağlam: Özellikle 1930'lar Büyük Buhran döneminde popülerdi; Almanya, İngiltere gibi ülkeler tarafından kullanıldı.


Atatürk Döneminde Kliring Sisteminin Uygulanışı


Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı sırasında döviz rezervlerinin tükenmesi nedeniyle kliring sistemini stratejik bir araç olarak benimsedi. Bu, Atatürk'ün iktisadi bağımsızlık politikalarının bir parçasıydı ve 1930-1945 yılları arasında yoğun şekilde uygulandı.


Uygulamanın Başlangıcı (1930'lar)


1930


Buhranla birlikte Türkiye'nin döviz girişi durdu. Atatürk, İnönü Hükümetine talimat vererek kliring anlaşmalarını başlattı.


İlk Anlaşma: 1931'de Yunanistan ile imzalandı. Türkiye pamuk, tütün ihraç ederken, Yunanistan kereste, zeytinyağı verdi. Ödemeler %50 mahsup, %50 Türk Lirası ile yapıldı.


Amacı, döviz yerine Türk Lirasını uluslar arası ticarette kullanmak; ithalatı ihracata bağlamaktı.


Genişletilmesi ve Ana Ülkeler


1932-1934: Almanya ile en kapsamlı kliring anlaşması imzalandı (Türkiye'nin toplam kliring ticaretinin %60'ını oluşturdu). Türkiye; krom, tütün, fındık, pamuk ihraç etti. Almanya ise Makine, demir-çelik, kimyasal gübre verdi.


Atatürk'ün rolü: Kişisel görüşmelerle (örneğin 1933'te Celal Bayar'ın Almanya ziyareti) anlaşmayı denetledi. Bu, Hatay meselesi gibi diplomatik kazanımlara da zemin hazırladı. Diğer ülkeler, Almanya, Yugoslavya, Fransa, Romanya ve İngiltere'ydi.


1933-1938 arası Türkiye'nin dış ticaretinin %70'i kliringle yapıldı. İhracat %150 arttı, döviz stoku korundu.


Atatürk'ün Kişisel Katkısı ve Politik Bağlam


Atatürk, Milli İktisat Politikası'nın (1923 İzmir İktisat Kongresi) bir uzantısı olarak kliringi gördü. 1930'larda "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle, savaşa girmeden sanayileşmeyi hedefledi.


Uygulama adımları


1933: Ticaret Bakanlığı'na kliring daireleri kurdurdu (İstanbul ve Ankara'da).


1934: Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı'nda kliring, ithal ikamesini finanse etti (örneğin Sümerbank tekstil fabrikaları).


Atatürk, kabine toplantılarında konuyu bizzat takip etti; Celal Bayar ve Şükrü Saraçoğlu gibi isimleri görevlendirdi.


Sonuçlar:


Döviz krizi aşıldı; sanayi üretimi %300 arttı. II. Dünya Savaşında tarafsız kalma imkanı sağladı (kliring rezervleri sayesinde).


Sonu ve Mirası


1945 sonrası savaş bitince klasik ticarete dönüldü, kliring azaldı.


Atatürk'ün mirası


Bugün bile Türkiye'nin serbest bölgeleri ve karşılıklı ticaret anlaşmalarında kliringin izleri var. Bu sistem, Türkiye'yi buhranlardan koruyan ilk modern iktisat hamlesi olarak tarihe geçti.


Kaynaklar: Atatürk'ün Nutuk ve Söylevleri; T.C. Ticaret Bakanlığı arşivleri; Celal Bayar'ın anıları; "Türkiye İktisat Tarihi" (Şevket Pamuk). Daha detay için T.C. Devlet Arşivleri'ni öneririm.


Bu uygulama, Atatürk'ün ülkesi ve milletini esas alan, merkeze koyan pragmatik liderliğinin en somut örneklerinden biridir – teori değil, hayatta kalma stratejisidir.


Dünyanın ve bizzat hasımlarının kabul ettiği büyük savaşçı, bir ulus inşaasında ekonomiyi de yönetti. Ekonomist değildi ve ne kurumsal yapı vardı, ne imkan ne de ekonomist. Sade bir vatan sevdası!

Yorumlar


bottom of page