Kur'aniyyun hareketi, "Kur'an yeter"
- Murat Durdu
- 16 Tem
- 3 dakikada okunur
Kur'âniyyun hareketi, kendilerini "Ehl-i Kur'an" olarak da adlandıran ve İslam dünyasında giderek daha fazla tartışılan bir akımdır. Bu hareketin temel iddiası ve prensibi, İslam'ın tek kaynağının Kur'an-ı Kerim olduğunu savunmak ve Hz. Muhammed'in sünneti (hadisler) ile fıkhi mezhepleri dini bağlayıcılık açısından reddetmektir.

Geleneksel İslam anlayışından temelden farklılaşan bu yaklaşım, hem İslam alimleri hem de genel Müslüman kamuoyu arasında ciddi tartışmalara yol açmıştır.
Hareketin Temel Felsefesi ve İddiaları
Kur'âniyyun hareketinin ana felsefesi birkaç temel argümana dayanır:
Kur'an Yeterlidir: Kur'an'ın İslam dininin tüm hükümleri ve öğretileri için eksiksiz ve yeterli bir rehber olduğuna inanırlar. Allah'ın Kur'an'ı "eksiksiz" ve "açıklayıcı" olarak tanımladığını belirtirler ve bu nedenle başka bir kaynağa (hadisler, sünnet, icma, kıyas) ihtiyaç olmadığını iddia ederler.
Hadislerin Güvenilmezliği: Hadis külliyatının Hz. Peygamber'den yaklaşık 200 yıl sonra derlenmeye başlandığını ve bu süre zarfında sayısız hata, uydurma ve yanlış anlamanın hadis metinlerine karıştığını savunurlar. Bu nedenle hadislerin dini otorite olarak kullanılamayacağını belirtirler. Onlara göre hadisler, sadece tarihi bilgiler içerir ve dini hükümler için temel oluşturmaz.
Mezheplerin Reddi: Dört Sünni mezhebi (Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli) ve diğer fıkhi ekolleri, İslam'da bölünmelere yol açan, Kur'an'ın ruhundan uzaklaşmış ve mezhep taklitçiliğine neden olan yapılar olarak görürler. Her Müslümanın doğrudan Kur'an'dan hüküm çıkarması gerektiğini savunurlar.
Akıl Vurgusu: Akla ve rasyonaliteye büyük önem verirler. Kur'an'ın doğrudan ve mantıksal bir şekilde anlaşılması gerektiğini, hadislerin ise bazen akıl ve Kur'an ile çelişebildiğini ileri sürerler.
"İslam'a Dönüş": Kendilerini Hz. Peygamber dönemindeki "saf İslam'a" dönme hareketi olarak görürler. Onlara göre İslam, tarih boyunca hadislerin ve mezheplerin etkisiyle bozulmuştur.
Tarihsel Kökenleri ve Modern Dönemdeki Yükselişi
Kur'âniyyun düşüncesinin kökenleri, bazı araştırmacılar tarafından erken İslam tarihindeki bazı tartışmalara kadar götürülse de, modern anlamda bir hareket olarak 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, özellikle Hindistan ve Mısır'da ortaya çıkmıştır. Batı düşüncesinin etkisiyle ve İslam dünyasında reform arayışlarının bir sonucu olarak belirginleşmiştir.
Önde gelen bazı isimler:
Seyyid Ahmed Han (Hindistan): Modernleşme ve İslam'da reform düşüncesinin öncülerindendir. Hadislerin otoritesini sorgulamıştır.
Gulam Ahmed Pervîz (Pakistan): Kur'an'a vurgu yapan önemli bir düşünürdür.
Reşad Halife (Mısır/ABD): Özellikle 19 numaralı mucize iddiası ve hadisleri tamamen reddetmesiyle tanınır.
Günümüzde ise internet ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte Kur'âniyyun düşüncesi çok daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Farklı ülkelerde, özellikle genç Müslümanlar arasında bu akımın savunucuları bulunmaktadır.
Geleneksel İslam ile Arasındaki Temel Farklar ve Eleştiriler
Kur'âniyyun hareketi, geleneksel İslam alimleri ve ana akım Sünni/Şii mezhepleri tarafından şiddetle eleştirilir. Temel eleştiri noktaları şunlardır:
Sünnetin ve Hadislerin Önemi: Geleneksel İslam'a göre, Kur'an'ın pratik olarak anlaşılması ve uygulanması için Hz. Peygamber'in sünneti elzemdir. Kur'an'da namazın rekat sayısı, orucun detayları, haccın uygulaması gibi birçok ibadetin genel prensipleri verilirken, bunların nasıl yapılacağı sünnet tarafından detaylandırılır. Hadisler olmasaydı, Kur'an'daki birçok emrin nasıl yerine getirileceği bilinemezdi. Örneğin, Kur'an "namaz kılın" der, ama namazın nasıl kılınacağını sünnet gösterir.
Tarihsel Süreklilik: İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, Kur'an'ı sünnetle birlikte anlamış ve uygulamıştır. Sahabe ve tabiinin (Hz. Peygamber'i görenler ve onları takip edenler) hadislere riayet etmesi, sünnetin dini otoritesinin tarihsel bir gerçek olduğunu gösterir.
Hadis Usulü Bilimi: Geleneksel İslam'da hadislerin doğruluğunu ve güvenilirliğini tespit etmek için titiz bir Hadis Usulü bilimi geliştirilmiştir (râvi zincirlerinin incelenmesi, metin analizi vb.). Bu sistem, uydurma hadisleri ayıklamayı amaçlar. Kur'âniyyunların hadislerin tamamını toptan reddetmesi, bu bilimin kazanımlarını göz ardı etmek anlamına gelir.
Fıkhi Mezheplerin Rolü: Mezhepler, Kur'an ve sünnetten hüküm çıkarma çabasının ve farklı coğrafya ve zamanlarda ortaya çıkan sorunlara çözüm bulma ihtiyacının bir sonucudur. Onlar, İslam hukukunun gelişiminde önemli bir rol oynamış ve Müslümanlara pratik çözümler sunmuştur.
İnkar ve Sapıklık Suçlamaları: Geleneksel İslam'a göre, sünneti ve hadisleri tamamen reddetmek, Hz. Peygamber'in Allah tarafından kendisine verilen "tebyin" (açıklama) görevini inkar etmek anlamına gelir. Bu nedenle bazı İslam alimleri Kur'âniyyun akımını bid'at (dinde sonradan ortaya çıkan yenilik) veya sapıklık olarak nitelemektedir.
Sonuç
Kur'âniyyun hareketi, modern dönemde İslam dünyasında ortaya çıkan ve geleneksel İslami otoritelere meydan okuyan önemli bir fikri akımdır. Hadislerin ve mezheplerin otoritesini reddederek sadece Kur'an'ı temel almaları, onlara göre İslam'ı hurafelerden ve fıkhi karmaşıklıktan arındırmanın bir yoludur. Ancak ana akım İslam, bu yaklaşımı İslam'ın temel direklerini sarsan ve pratik dini yaşamı imkansız hale getiren bir sapma olarak görmektedir. Bu tartışma, İslam dünyasında hala devam etmekte ve farklı yorumların bir arada var olma mücadelesini gözler önüne sermektedir.
Yorumlar