top of page

Otizm (Autism)-Tanı konulma süreci

  • Yazarın fotoğrafı: Murat Durdu
    Murat Durdu
  • 2 May
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 Kas

Ebeveynin hayatını sil baştan yeniden çizen engel !


Tanı konulma süreci


Doktor kontrolü altında ve normal geçen bir hamilelik süreciydi. Sadece bebek çok az kımıldıyor, annenin "-tekme attı bak" sevincini yaşatmıyordu. Yapılan hiç bir test olumsuz sonuç göstermiyordu ve sezaryen doğum ile dünyaya geldi. Normal fiziksel özellikler gösteriyordu, başı sanki biraz büyük müydü?


Hastanede iki gün küvözde kaldı. Benzi biraz sarı imiş. Sarılık olması ihtimali nedeniyle böyle uygun görülmüştü. İki gün sonra taburcu oldu.


İlk cerrahi müdahale


İlk doktor kontrolünde ? O da neydi? Dili alt damağına bağlı. avuç kadar bebek. Cesur bir doktorun müdahalesiyle, bir çığlık eşliğinde dili damağından ayrıldı. Böylece daha iyi emebilecekti. İlk kontrol ilk cerrahi müdahale. Koopere (co-opere) olma derdi de yoktu, neticede el kadar, kırmızı tenli, küçük bir insan yavrusu...


Normal kabul edilen bir bebeğin, ilk çocuk sahibi olanların en temel yakınmalarından biri olan "-gece hiç uyumadı, bizi de uyutmadı" söylemini yaşatmadı. Sürekli uyuyordu. Uyanık olduğu zamanlarda ise gülümsüyor hiç sesi çıkmıyordu. Acıktığını veya gaz sancısını belirten bir eylemi de yoktu. Normaldi ama bir şeyler kaygılandırmaya başlamıştı...


Yeni doğanların acıktığı zaman ve gaz sancıları başladığında sıklıkla ağladığı bilinir. Özellikle gece vakti ağlamaları, ne kadar çocuk sahibi olma sevinci olsa da, pek hoşnut olunan bir durum değildir. Geceleri ağlamıyordu! Çok sık uyuyordu...Neredese sürekli uyuyordu.


İlk enjeksiyon ve topuk kanı alınırken cıyaklamamıştı. Aksine gülüyordu. Ağrı eşiği yüksek miş...


Hidrosefali?


Bir doktora göstersek miydi? Gidildi doktora, elbette çocuk polikliniğine. Görüntüde bir şey yoktu. Kafası büyük mü ne? Hidrosefali olabilir mi? Mikrosefali olmadığı kesin ! Kafatasının içinde su toplanıyor, çoğalıyor ve kafanın büyümesine neden oluyormuş. Çok ta ömürleri olmuyor muş...


Fitoterapi macerası


Engelli ebeveynleri ikiye ayrılır. Birinci grup ki sessizdir, mecbur kalmadıkça kimseye engelli bir çocukları veya yakınları olduğunu söylemeyenler. İkinci grup ise engel durumunu sürekli zikrederek, yaşanılan zorluklardan, maddi yükten bahsederek burdan psikolojik veya maddi yarar devşirmeye çalışanlar.


Aileler neden engellilik halkında konuşmak istemez?


Bu sorunun cevabı bireyseldir. Ama perde arkasında mutlaka şu nedenlerden biri vardır.


Bahis açıldığında muhatabın acıma hissiyle davranacağı düşüncesi bir neden olabilir. Bu da manevi bir eziklik hissi yaratır. Sanki gururu inciten bir durumdur.


Konuşmak istemezler çünkü bıkmışlardır. Evden dışarı çıkıldığı an başlayan kaçamak ve anlaşılmayan bakışlar, kamu kurumları dahil gidilen her yerde muhatap olunan idari bilmiyoruzlar ve kurumsal yoksunluklar nedeniyle biriken aşırı yük ve yorgunluk.


Konuşmak istemezler çünkü iletişime geçilen her muhatabın ailesi, komşuları veya arkadaş çevresinde bir engelli vardır ve onunla mukayese ederek teselli verme çabasına girişilmektedir. Zaten var olan ağır manevi yükün üzerine bir de yeni tanışılanı kısa süreli ve zihinde de olsa eklemek istemezler. Ama susturamazsınız ve çaresiz dinlemek zorundasınızdır.


Konuşmak istemezler çünkü her engellilik durumu kendine hastır ve bunları tanımlamak, açıklamak gerçekten zordur. Konuşma esnasında özellikle cahil bireylerin karşılaşılabilecek anlamsız soruları can yakıcıdır... Örneğin bir bayram ziyaretinde ortalıkta olan ve biraz garip davrandığı görülen çocuk için "bu geri zakalı mı?" gibi bir soruyla karşılaşılabilir.


Şimdi


Şimdi 21 yaşında. Bilinmedik bir travma nedeniyle zor günler yaşıyor, yaşatıyor. Çocuğunuzu kime emanet edeceğinizi bilin...Mental engelli bir bireye asla emanet etmeyin.


Fırsat buldukça yazılıyor...İlham versin, üzmesin, moral versin dileklerimle...

Yorumlar


bottom of page