top of page

Robert Redford

  • Yazarın fotoğrafı: Murat Durdu
    Murat Durdu
  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur

Robert Redford (18 Ağustos 1936 - 16 Eylül 2025), Amerikan sinemasının en ikonik figürlerinden biriydi. Aktör, yönetmen, yapımcı ve Sundance Film Festivali'nin kurucusu olarak, Hollywood'un "Altın Çağı"ndan günümüze uzanan bir kariyere sahipti. Kariyeri 60 yıldan fazla sürdü ve Amerikan Yeni Dalga'sının (New Hollywood) önde gelen yıldızlarından biri olarak tanındı. Altın sarısı saçları, mavi gözleri ve sakin karizmasıyla "Amerikan Rüyası"nın simgesi haline geldi; ancak filmleri genellikle politik yolsuzluk, bireysel özgürlük ve toplumsal eleştiri temalarını işledi. Dört kez Oscar'a aday gösterildi, 1981'de Ordinary People ile En İyi Yönetmen ödülünü kazandı ve 2002'de Akademi Onursal Ödülü aldı. Beş Altın Küre ödülü sahibiydi ve İngiliz Film Akademisi'nden de onurlandı.


Kariyerinin Başlangıcı


Redford, 1950'lerin sonlarında Broadway tiyatrosunda başladı. İlk önemli rolünü 1963 yapımı Neil Simon oyunu Barefoot in the Park'ta aldı ve bu, 1967 film uyarlamasında Jane Fonda ile birlikte oynayarak sinema kariyerini başlattı. 1960'larda TV dizilerinde (örneğin Alfred Hitchcock Presents ve The Twilight Zone) küçük rollerle deneyim kazandı. 1966 yapımı The Chase'te Marlon Brando ve Jane Fonda ile çalışarak dikkat çekti.


En Önemli Rolleri ve Filmleri


Redford, western'den politik dramaya, romantik komedilerden gerilimlere kadar geniş bir yelpazede rol aldı. İşte kariyerinin dönüm noktası olan bazı filmleri ve rolleri:

Film Adı

Yıl

Rolü

Önemi ve Etkisi

Butch Cassidy and the Sundance Kid

1969

Sundance Kid

Paul Newman ile başrolü paylaştığı bu western-buddy film, Redford'u süperstar yaptı. 1969'un en çok gişe yapan filmiydi ve western türünü yeniledi. Sundance Film Festivali'nin adını buradan aldı.

The Candidate

1972

Bill McKay (Senatör adayı)

Politik dramada idealist bir politikacının yozlaşmasını canlandırdı. Kariyerinde politik temalara giriş yaptı ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazandı.

The Way We Were

1973

Hubbell Gardiner

Jane Fonda ile romantik dram. 1970'lerin en ikonik aşk hikayelerinden biri; Redford'un "seksi sembol" imajını pekiştirdi.

The Sting

1973

Johnny Hooker

Paul Newman ile dolandırıcılık hikayesi. Yedi Oscar kazandı, Redford En İyi Erkek Oyuncu adaylığı aldı.

All the President's Men

1976

Bob Woodward

Dustin Hoffman ile Watergate skandalını araştıran gazeteci. Gerçek olaylara dayalı film, gazeteciliğin gücünü vurguladı ve dört Oscar kazandı.

The Natural

1984

Roy Hobbs

Yaşlı bir beyzbol yıldızı. Mitolojik bir hikaye; Redford'un "Amerikan kahramanı" imajını tamamladı.

Out of Africa

1985

Denys Finch Hatton

Meryl Streep ile romantik epik. Yedi Oscar kazandı, Redford'un uluslararası ününü artırdı.

Ordinary People (Yönetmen ve Yapımcı)

1980

-

Aile draması; En İyi Film ve En İyi Yönetmen Oscar'larını kazandı.

Quiz Show (Yönetmen)

1994

-

TV quiz şovlarındaki yolsuzluğu ele aldı; Oscar adaylığı aldı.

All Is Lost

2013

"Our Man" (Adsız denizci)

Yalnız bir hayatta kalma hikayesi; minimal diyalogla etkileyici performans, kariyerinin en iyi rollerinden biri olarak övüldü.

The Old Man & the Gun

2018

Forrest Tucker

Son başrolü; yaşlı bir banka soyguncusu. Kariyerine nostaljik bir veda olarak görüldü.


Redford, 50'den fazla filmde rol aldı ve 9 filmi yönetti. Son rolü, 2025 yapımı Dark Winds dizisinde "cameo" oldu.


Sinemadaki Önemi


Redford, sadece bir aktör değil, sinema endüstrisinin dönüştürücüsüydü. 1981'de kurduğu Sundance Enstitüsü, bağımsız sinemacıları destekledi ve Sundance Film Festivali'ni yarattı. Quentin Tarantino, Paul Thomas Anderson gibi yönetmenlerin kariyerlerini şekillendirdi; festival, Hollywood'un dışındaki sesleri duyurdu. Politik aktivizmiyle tanındı; çevre koruma ve Kızılderili hakları için çalıştı. Filmleri, Amerikan toplumunun karanlık yüzlerini (suç, yolsuzluk, savaş) eleştirdi ve "güzel adam" imajının ötesinde derinlik kattı. Kariyeri, Hollywood'un ticari ve sanatsal dengesini temsil eder; 89 yaşında vefat ettiğinde, "bağımsız sinemanın babası" olarak anıldı.


Redford'un mirası, hem ekranlardaki ikonik rolleri hem de sinemayı demokratikleştiren katkılarıyla yaşıyor.

Yorumlar


bottom of page