Patates
- Murat Durdu
- 9 Eyl
- 2 dakikada okunur
Patatesin Kökeni: Güney Amerika And Dağları
Patatesin anavatanı, tıpkı domates gibi, Güney Amerika'daki And Dağları'dır. Günümüzdeki Peru, Bolivya ve Şili'nin yüksek platolarında, M.Ö. 8000 civarında yabani olarak yetiştiği düşünülmektedir. Patates, ilk olarak İnka medeniyeti tarafından M.Ö. 2000 civarında kültüre alınmıştır. İnkalar için patates, en önemli gıda kaynaklarından biriydi ve yüzlerce farklı çeşidini yetiştiriyorlardı. Patatesin yüksek rakımlı ve sert iklim koşullarında bile yetişebilmesi, onu bu uygarlıklar için vazgeçilmez kılıyordu. İnkalar, patatesi dondurarak kurutma tekniği (chuño) geliştirerek uzun süre saklayabiliyorlardı.
Avrupa'ya Gelişi ve İlk Şüpheler
Patates, 16. yüzyılda, İspanyol kaşifler tarafından Peru'dan Avrupa'ya getirildi. İlk olarak İspanya'da yetiştirilmeye başlandı ve kısa sürede İtalya'ya yayıldı. Ancak, tıpkı domates gibi, patates de Avrupa'da pek rağbet görmedi. Bu durumun birkaç temel sebebi vardı.
Zehirli Sanılması
Patates, zehirli bitkileri içeren patlıcangiller familyasına aitti. Avrupalılar, patatesin yaprakları ve çiçeklerinin zehirli olduğunu biliyordu, bu yüzden bitkinin yumrusunun da zehirli olabileceğine inanıyorlardı.
İncil'de Bahsedilmemesi
O dönemin Avrupa'sında, İncil'de adı geçmeyen hiçbir gıda kaynağına güven duyulmuyordu. Patatesin İncil'de yer almaması, onun şeytani bir bitki olduğu gibi batıl inançlara yol açtı.
Görünümü
Yerin altında yetişen, düzensiz ve kirli görünümü, birçok Avrupalının onu "ilkel" bir yiyecek olarak görmesine neden oldu. Patates, o dönemde genellikle yoksulların ve hayvanların yemi olarak görülüyordu.
Avrupa'da Yayılışı: Kıtlık ve Savaşlar
Patatesin Avrupa'daki kaderi, 18. yüzyılda yaşanan kıtlık ve savaşlar sırasında değişmeye başladı. Patates, buğday gibi tahıllara göre daha az bakım gerektirmesi, zor iklim koşullarına dayanıklı olması ve birim alandan daha fazla ürün vermesi nedeniyle açlık sorununa bir çözüm sundu.
Prusya Kralı II. Friedrich: Patatesin faydalarını anlayan Prusya Kralı II. Friedrich, 1756'da ordusuna patates tarlalarını koruma emri verdi. Hatta halkı patates yetiştirmeye ikna etmek için bir hileye başvurdu: Patates tarlalarını sanki çok değerli bir şey varmış gibi korumaya aldı, böylece halkın merakını uyandırdı. Halk tarlalardan patates çalmaya başlayınca, patates kısa sürede popülerleşti.
Fransız Eczacı Antoine-Augustin Parmentier: Fransa'da Patatesin yayılmasında kilit rol oynayan bir diğer isim de Parmentier oldu. Patatesin besin değerini kanıtlayan Parmentier, Kral XVI. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette'i bile patates yemeye ikna etti. Hatta Parmentier, Paris yakınlarındaki bir arazide patates yetiştirdi ve gündüz askerlerle koruyarak geceleri de halkın çalmasına izin vererek patatesin değerini artırdı.
Küresel Yayılımı
19'uncu yüzyılın başlarında patates, Avrupa'da temel bir gıda haline geldi. Özellikle İrlanda'da halkın ana besin kaynağı oldu. Ancak, bu durum 1840'lardaki Büyük İrlanda Patates Kıtlığı ile trajik bir şekilde son buldu. Patatese aşırı bağımlılık, bir bitki hastalığının milyonlarca insanın açlıktan ölmesine veya göç etmesine neden olmasıyla sonuçlandı.
Bugün patates, pirinç ve buğdaydan sonra dünyanın en çok tüketilen üçüncü temel gıdasıdır. Küresel mutfaklarda kızartmasından püreye, cipsinden yemeğine kadar sayısız şekilde kullanılmaktadır. Patatesin bu yolculuğu, bir zamanlar şüpheyle yaklaşılan bir bitkinin nasıl küresel bir gıda kaynağına dönüştüğünün etkileyici bir örneğidir.




Yorumlar